Pençe-Kilit Harekâtı bölgesine yönelik artan terör saldırıları ve 20 günde 21 şehit verilmesi, harekâtın amacını ve Türkiye’nin yürüttüğü politikaları da yeniden gündeme getirdi. Uzmanlar hem terör saldırısını hem de yapılması gerekenleri Cumhuriyet’e anlattı. Emekli Tuğgeneral Ali Er, TSK’nin, Libya’dan Azerbaycan’a kadar değişik cephelerde gücünü ayırmak durumunda kaldığını söyleyerek “Eğer siz, cephede kullandığınız personeli o dağda 6 aydan fazla tutuyorsanız o personel her zaman için baskına uğrayabilir” dedi.
‘KAYIP VERMEMEK ESAS’
TSK’nin bölgede hedefinin belli olduğunu söyleyen Er “PKK terör örgütünün Irak’ın kuzeyindeki varlığını baskı altında tutmak ve Suriye kuzeyindeki PKK parametreleri ile olan irtibatını kesip büyümesine engel olmak. Ancak, anladığım kadarıyla, TSK’nin personel ve kuvvet yapısı artık bu iki cepheli harekatı sürdürebilmenin sonlarına geldiğini gösteriyor. Vazifenin tam olarak başarılabilmesi için yapılacak iş, buradaki birliklerin kalış sürelerini kısaltıp; 15’er günlük, 1’er aylık sürelerle birlikleri değiştirebilecek personele ulaşmak” diye konuştu.
‘İNSAN KAYNAĞI SORUNU’
Er, şunları kaydetti: “Bence şu an en büyük sorun, tesisat ve silahtan önce insan kaynağı sorunu. Bu sorunun, bölgedeki personelin moralini olumsuz etkilediğini ve büyük kayıplara neden olduğunu düşünüyorum. Askeri harekat planlanmasında kayıp vermemek esastır. Ancak insan kaynağı anlaşıldığı kadarıyla yeterli değil. Eğer sizin elinizde o bölgede 1 tane radarınız varsa hiç radarınız yok demektir çünkü o radar bozulduğu anda yerine en az 3 radara ihtiyacınız var. Sizin orada 1 Mehmetçiği silah altında tutabilmek için en az 3 Mehmetçiğe ihtiyacınız var ki onlar belirli dönemlerde dinlenebilsinler.”
‘RÜTBE TAKMAKLA OLMAZ’
Şehit Müslüm Özdemir’in ısınamadıkları için çadırda kalan depremzede ailesine işaret eden Er, “O şehit ailesinin çadır hayatının olumsuz etkilerini yaşamamış mıdır o görevde? Orada yeterince planlama faktörlerini karşılayacak standartlarda insan kaynağı koyarsınız, silah, teçhizat ve malzemeyi ordaki personele verirsiniz. Orada bu şehitleri vermeyiz. Ne yazık ki son 20 yılda TSK’nin personel yapısı tamamen kötüye gitti. Akademik altyapıya sahip kaç kurmay subayımız var, ben bilmiyorum. Askerlik çok özel eğitimler gerektirir. Bu üniversiteden mezun olan bir kişiye tabanca atışı yaptırarak omuzlarına rütbe takmakla olmaz. Dolayısıyla TSK’nin teşkilat yapısının yeniden gözden geçirilip sağlam tedbirler alınması gerekir” dedi.
‘TOPYEKÛN MÜCADELE’
“Sınır ötesindeki harekat başarılarıyla hedefe ulaşamazsınız” vurgusu yapan Er, “Esas olan ülke içerisindeki topyekûn mücadeledir. Bu da hem askeri hem sosyoekonomik tedbirler hem de küresel bazdaki tanınırlığınız ve size devlet olarak gösterilen güvendir” dedi.
‘KENDİ GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESMELİYİZ’
Emekli büyükelçi Uluç Özülker “Diplomatik olarak bir bütün içinde bakmak lazım” diyerek bölgedeki siyasi yapılara dikkat çekti. Özülker “Ortadoğu’da İsrail’in de icra etmekte olduğu operasyonlar, onunla birlikte İran’ın yeniden devreye girmiş olması ve daha da önemlisi Irak-Suriye-Lübnan üzerinden Ortadoğu’da yeni bir cephe açmaya çalışması… Bütün bunlara baktığımız zaman bölgenin kendi içinde kanayan bir yara olduğunu görmek mümkün” dedi.
‘İRAN İKİLİ OYNUYOR’
İran’ın bölgedeki etkinliğine değinen Özülker, “Sadece Suriye’de İran’ın üs sayısı 551’e çıkmış durumda. Bölgeye bütün halinde baktığınız zaman burada kimin eli kimin cebinde, bunu ayrı bir kapsam olarak ele almak lazım. Kandil Dağı’nın yarısı İran’da. İran da orada kendi politikaları kapsamında oyununu ikili oynuyor. O zaman kendi göbeğinizi kendiniz kesmek mecburiyetindesiniz” ifadelerini kullandı.
ABD’nin PKK’ye desteğine işaret eden Özülker, “Irak ve Suriye’yi yanınıza alarak, PKK’ye diz çöktürmek noktasında daha ileri gittiğiniz sürece başarı olacaktır” dedi.