Ruhsal hastalığı olan kişiler işe alım süreçlerinde ayrımcılığa uğruyor. Birçok kişinin iş başvuruları hastalığı gerekçe gösterilerek reddediliyor. Uzmanlar iş hayatının tedaviyi olumlu yönde etkileyeceği görüşünde.
Berkay DÜNDAR
Ruh sağlığı sorunu yaşayanlar pek çok alanda damgalama ve ayrımcılığa uğruyor. Toplumda farkındalığın olmaması ve önyargılar kişilerin daha da içe kapanmasına neden oluyor. Ayrımcılığın en fazla yaşandığı alanların başında işe alım süreçleri geliyor. Hastalığı gerekçe gösterilerek iş başvurusu reddedilen kişilerin tedavileri de olumsuz yönde etkileniyor. Bipolar Bozukluk teşhisi konulan Özkan Özöney adlı yurttaş, birçok kez işe giriş aşamasında hastalığı gerekçe gösterilerek reddedilenlerden sadece birisi. Özöney, 2017 yılından bu yana iş başvurusu sürecinde yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “ Bir şirkete daha önce iş başvurusunda bulunmuştum, o iş olmadı. Daha sonra kendileri aradı, iş teklifinde bulundular, mülakatları geçtim. Sonrasında işe alındığımı söylediler. Daha önce hastalığı söylediğimde kapılar yüzüme kapandığı için kendi doktorumla da konuştum. Bana, ‘Söyleme, bu senin kendi özelin’ dedi. Başvurduğum yerde iş yeri hekimi bana onay verdi, beni iş yerinin WhatsApp gruplarına aldılar, bilgisayar gönderdiler. Sonrasında WhatsApp’tan bana ‘Kusura bakmayın sizi işe alamıyoruz’ mesajı yazdılar. Nedenini sorduğumda ise bana ‘Doktor raporlarınıza baktığımızda bipolar teşhis edilmiş maalesef işe girişinizi yapamıyoruz’ denildi.”
Özöney, istihdama dahil olamamanın kendisini ekonomik ve ruhsal açıdan olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyor: “İş başvurusundan sonuç alamamak depresyonumu tetikledi. İnsanlar damgalanma korkusu nedeniyle herhangi bir psikiyatrik rahatsızlıkta doktora gitmekten çekiniyorlar. Devlet hastanesindeki 5 dakikalık seanslarla da çok tedavi edilebilecek bir hastalık değil ve hayatınızın sonuna kadar tedavi olmanız lazım, düzenli kontrole gitmeniz lazım. Haftada bir kez psikoterapiye gitsem ayda 2 bin TL de ona vermem gerekiyor, böyle bir çıkmaz da var.”
AYRIMCILIK TEDAVİYİ OLUMSUZ ETKİLİYOR
Psikiyatri Uzmanı Dr. Şahut Duran, reddedilme ve ötekileştirmenin hastaların daha çok içine kapanmasına neden olduğunu vurguluyor: “Damgalamadan dolayı maalesef iş bulma konusunda sıkıntılar yaşanıyor. Kişi ‘ilaç kullandığım için işe alınmadım’ şeklinde düşüncelere kapılıp tedaviyi kesiyor. Hastalığın yarattığı bir yıkım var. Üstüne dışarıdan bu reddedilme, ötekileştirme hastaların daha çok içine kapanmalarına neden oluyor. Daha da kötüsü bu hastalarımızda ciddi depresyonlar ve intihar durumları söz konusu oluyor. Hem tedaviyi aksatıyor, hem hastanın sürecini bozuyor. Sosyal etkileşim, aileyle çatışmalar, daha da bir geri çekiliyorlar. İşe alınmama korkusu yüzünden psikiyatriye gitmiyorlar. Hastalık türü ne olursa olsun çalışmaya engel değil. En ağır ruhsal bozukluğu olan hastaların yüzde 70’i tedaviyle düzeliyor. Çalışma hayatı bir şekilde tedaviye de yardımcı oluyor.”
ÇÖZÜM YOLU TOPLUMU BİLİNÇLENDİRMEK
Bipolar Yaşam Derneği Başkanı Özlem Sarı ise iş başvurusunda yapılan ayrımcılıkla ilgili derneğe birçok kişinin geldiğini belirtiyor. Sarı, bipolar hastalarının her mesleği yapabileceğini söylüyor: “Mesela öğretmenlik mesleği için çok fazla sayıda mail geliyor. Kamu görevlisi oldukları için amir tarafından öğretmenlik yapılamazdır diye geri plana, büro işlerine çekiliyorlar. Ben 35 yıllık bipolar bozukluk hastasıyım ve emekli oldum, 20 yıllık bir iş hayatım oldu. Elbette ataklar geçirdim ama onlarla ilgili raporlar aldım. Atak dediğimiz şey maksimum 1-2 haftada geçen bir durum.”
Sarı’ya göre ayrımcılığa karşı en önemli çözüm yolu toplumu bilinçlendirmek: “Ana akım medya maalesef birçok haberde kişiyi çok çabuk damgalayıp, direkt olarak yaşanılan olayı hastalığa bağlıyorlar. Aslında hastalıkla da alakası olmayabiliyor. Ama insanları baştan etiketlemek o haberin reytingini yükseltiyor. Sesimizi duyurmak ve insanları bilinçlendirmek istiyoruz. Programlara katılmak istiyoruz ancak geri dönüş olmuyor. Buradaki asıl sorun hastalığın bilinmiyor olması. Hastalık ne kadar çok bilinirse, aslında tansiyon, şeker gibi kronik bir hastalık olarak ele alınırsa, hastalar için süreç daha kolay olacak.”