Influencer’lar, ödeme sırasında FOLLOWME10 kodunu kullandığınız sürece askeri düzeyde şifreleme ve her yerden akış içeriği vaat ediyor, bundan da paylarını alıyorlar.
VPN reklamlarının YouTube’un her yerinde olması sadece bir anekdot değil. Influencer pazarlama danışmanlığı şirketi ThoughtLeaders’ın kurucu ortağı Daniel Conn’a göre, 2016’nın başından bu yana, VPN şirketleri toplu olarak yaklaşık 247.000 YouTube videosuna sponsor oldu.
YouTuber’lar için kendilerini finanse etmenin kazançlı bir yolu; VPN sağlayıcıları için belirsiz güvenlik ürününü ana akım haline getirmeye yardımcı. Ancak sıradan izleyiciler için, VPN reklamlarındaki bu artış, siber güvenlik konusundaki kafa karışıklığına ve jargona katkıda bulunuyor ve bu, gerçekte ne kadar güvende olduğumuz konusunda bizi yanıltabilir.
Maryland Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, bu influencer’ların güvenlik hakkında söylediklerini daha iyi anlamak için bu yüzbinlerce reklamdan rastgele bir örnek aldı. Aynı zamanda üniversitede bilgisayar bilimleri alanında doçent olan Michelle Mazurek’e göre, açıkça yanlış olmasa da, reklamların çoğu VPN’lerin neler yapabileceğine dair belirsiz veya abartılı iddialar içeriyordu.
Herkes VPN satıyor ve bu güvenlik açısından bir sorun
Bir VPN’in gerçekten yapabileceği tek şey, internet servis sağlayıcınızın tarama geçmişinizle ilgili verilere erişmesini engelleyen şifreli bir “tünel” oluşturarak IP adresinizi ve bilgisayarınızın ağdaki kimliğini maskelemektir. Kimliğinizi gizli tutamaz, sizi mali sömürüden koruyamaz, “askeri düzeyde şifreleme” veya bu şirketlerin kullandığı diğer pazarlama terimlerini sunamaz. Askeri düzeyde şifreleme, AES-256’yı ifade eder ancak bu bir endüstri standardı haline geldi ve sizi kimlik avı saldırıları gibi güvenlik tehditlerinden korumaz.
Yine de, çevrimiçi ortamda kendinizi korumak için yapabileceklerinizin gerçekten sadece başlangıcı olduğu halde, VPN’ler tek adımlı bir güvenlik çözümü olarak satılıyor. VPN reklamcılığı üzerine araştırma makalesini yöneten Maryland Üniversitesi’nde doktora öğrencisi Ömer Akgül, şirketlerin ve reklamların “bu işlevin yapabileceklerini abarttığını” söyledi. “Kullanıcıların gerçekte öyle olmadığı halde koruma aldıklarını düşünmeleri sorunlu.”
